Ülkem Türkiye; her 4 yılda ya da 5 yılda, veya erken seçimlerle yoğrulmuş, yorulmuş, eğilmiş ama asla yıkılmamış bir Ülkedir Türkiyem.

Ülkemde genelden yerele diye iki seçim sistemi var. Birisi Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği diğeri ise Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri seçimi.

Ama bu iki seçimle yani genel ve yerel seçimlerde mi halkımız sandık başına gidiyor sadece? Elbette değil. Buna bir de 'Evet', 'Hayır'; yani referandum seçimi ekliyoruz. Yani halkımıza soruyoruz. Aslında en doğrusu da bu. Ama ülkem bu seçim karmaşasından yorulmuş fakat bıkmamış, eğilmiş lakin düşmemiş. Çok şükür...

Gelelim 31 Mart'ta yapılacak olan Mahalli ve İdareler seçimine. Özellikle Büyükşehir adayları yoğun çalışıyor ve adeta savaşıyorlar diyebiliriz.

İBB'den başlayacak olursak Ekrem İmamoğlu diyor ki; 'kolları sıvadım' 'hizmeti getirdim israfı bitirdim'

Murat Kurum ne diyor peki? 'Kolları sıvamakla değil, akıl kullanarak hizmet edilir.'

Peki siz değerli vatandaşlarımız kime oy vereceksiniz?

Kolları sıvayana mı, aklını kullanana mı?

İsrafı tam manasıyla bitirdik diyen samimi?   

Ben kendimce Sayın İmamoğlu için kanaatimi söyleyeyim;

Son Başbakan Sayın Binali Yıldırım Bey ile Sayın İmamoğlu İBB Başkanlığı için yarıştıklarında, Fox Tv'de İsmail Küçükkaya'nın programına katılmışlardı. Hatırlayalım. Unutanlara da hatırlatalım...

Sayın Yıldırım zaman zaman Sayın İmamoğlu'nun konuşmalarını bölmüş ve İmamoğlu'da '2 saniyemi yedin, 3 saniyemi aldın, bunları geri alırım' diye defaatle söylemişti.

Bence İmamoğlu'nun bu tutumu bir devlet adamlığı profiline hiç uymamış aynı zamanda da karşısındakinin son Başbakan olduğunu unutmuş, yine Gazi Meclisimizin Başkanlığını yürüttüğünü de unutmuş olsa gerek.

Bu tutum Sayın İmamoğlu'nun devlet terbiyesinden bihaber olduğunuda gözler önüne sermiştir.

Devlet adamı olmak zor muydu? Ne olurdu olsaydın...

Bin türlü umut ve vaatlerle 16 milyon İstanbullunun hizmetine talip olacaksın, lakin hizmet etmeyi değil şehir şehir Cumhurbaşkanı yardımcısı olmak için gezeceksin. Hani sel geldi, afet oldu, kar yağdı, yollar kapandı. Başkan İmamoğlu nerede? Tatilde...

Fatihin bin türlü zorluklarla karadan gemileri yürütürek, kale duvarlarını top atışı ile döverek aldığı İstanbul, İmamoğlu tarafından layıkıyla yönetildi mi? Bana göre hiç İmamoğlu İstanbul'u hak etmedi ve de yakışmadı.

Sebeb ise, devlet adabını bilmiyor olması. Fatih'te bulunan Fatih Sultan Mehmet Han'ın türbesi önünde eli arkada yürümesinden belli. Sadece bu mu? Bir taraftan muhafazakarların oyunu almak için Kuran'dan ayet ve  sûreleri okuması, bir taraftan da PKK'nın siyasi uzantısıına gül uzatması. Bunların hangisi devlet adamı profiline yakışıyor?

Bence İmamoğlu İstanbula hiç yakışmıyor.

Peki Murat Kurum kimdir, nedir?

Sayınn Kurum bakanlık yapmış, devletin erkinde yer almış, halk tabiriyle yol yordam bilen, son derece saygın bir profil ile kendisine tevdi edilen göreve layık olmaya gayret eden bir profil. Fena mı? Bence tam da olması gereken başkan adayı Murat Kurum.

Ben hayatım boyunca eylemi ve söylemi birbirini tutmayan kişiyi ve kişileri sevmedim, sevmem de. Hele hele bu kişi bir kamu görevlisi ise asla kabul etmem ve o kişinin kamuya bir faydası olacağına da inanmam.

O yüzdendir ki, seçeceğimiz kişilerin öncelikli olarak saygın bir kimliği olup olmamasına bakmamız gerekir.

Ben bu ülkenin tüm insanlarını sevdim, bu sözümü en samimi kalbimle söylüyorum. Türk Milliyetçisi olan biri olarak söylüyorum. MHP'li biri olarak söylüyorum.

'85 milyon insan Türk Milleti'dir' anlayışıyla söylüyorum.

Devletime devlet adamı gerek. Devlet terbiyesinden bihaber kişiler yönetime talip olmamalıdır, buna da bir kısas getirilmelidir.

Maşallah Türkiye'de seçilmek ya da seçmek serbest piyasa ekonomisi gibi. Anlayan da anlamayan da göreve talip oluyor. Görev verildiğinde ise görev yerinde bulamıyosunuz.

Atalarımızın çok güzel sözü var;
'Ya devlet başa, Ya kuzgun leşe' derler.

Anlayana...