Telefon
WhatsApp
HALKA GERİ DÖNÜN
zemedya

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi Avrupa’da büyük bir istikrarsızlığa yol açtı. Ukrayna bir yandan ABD ve AB tarafından kuşatılırken bir yan da tarihsel bağları olan doğal komşusu Rusya tarafından kuşatıldı. Ukrayna’nın kapasitesi ve siyasi iradesi bu kuşatmayı kıracak güce sahip olmadığından Rusya’nın işgal girişimine maruz kaldı.

Türkiye; Kafkasya’da ve Halep-İdlib’de Rusya tarafından kuşatılmıştır. Musul-Kerkük’te, Fırat’ın Doğusu’nda, Doğu Akdeniz’de, Ege’de ve Batı Trakya’da da ABD veya kullandığı taşeronlar tarafından kuşatılmış vaziyetteyiz.

Türkiye bu kuşatmayı kırmadığı takdirde Ukrayna’nın karşılaştığı Batı ve Rusya arasında sıkışmış tehlikeli bir konjonktürle karşılaşacaktır.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı bir kez daha göstermiştir ki; bu coğrafyada varlığınızı sürdürmek istiyorsanız güçlü ve bağımsız bir orduya sahip olmak zorundasınız.

2006-2012 yılları arasında TSK’nın maruz kaldığı kumpas davalarının nedeni emperyalist güçlerin bu bölgede Türkiye’yi güçsüz kılma gayesidir. F-35’lerin verilmemesi, askeri projelerin engellenmesi, askeri projelerde görev yapan mühendislerimizin şüpheli ölümlerini de bu kirli amaç dışında değerlendirmek mümkün değildir.

Ancak; Rusya’nın Ukrayna saldırısında görüldüğü üzere; Batı emperyalizmine güvenen Zelenski, yalnız bırakıldığında halkına dönerek Rusya’ya direnmeye başlamış ve bunda da şimdiye dek başarılı olmuştur. Halkın ekseriyetle desteklediği bir hareketin başarıya ulaşmama ihtimali yoktur. Türkiye; 1919-1923 döneminde halkının tam desteği ile halkının desteği ile yedi düvele karşı galip gelmiştir.

Dünyada; emperyalizmin güdümüne girmiş siyasetçiler bu tutumlarından vazgeçerek; halklarına geri döndüğü takdirde emperyalizmin galip gelme şansı yoktur.

Türkiye için yakın tehdit etrafındaki emperyalist kuşatmadır. Ülkemizin bu kuşatmayı kırabilecek siyasi ve askeri gücü olmasına karşın siyasi iradesi olmadığı açıktır. Türkiye; her türlü işgalci ve uluslararası hukuka aykırı eyleme karşı durarak, kendi haklarını kararlı bir şekilde korumak zorundadır.

Türkiye’nin Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin aldığı Misak-ı Milli kararlarını; askeri veya işgal amacı olmadan,  sosyo-ekonomik olarak; Doğu Karadeniz havzası, Kafkasya, Musul-Kerkük, Suriye’nin Kuzeyi, Halep-İdlib, Doğu Akdeniz, Kıbrıs Adası’nın tamamı, Ege Adaları ve Batı-Trakya’yı kapsayacak şekilde ilan etmesi zaruri bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Bu sayede; Ortadoğu ve Balkanlar’da bir Türk Yayı çizilmiş olur. Bu Türk Yayı sayesinde Türkiye nüfuz alanını ilan etmiş olur ve hiçbir güç bu alana girme cüretini gösteremez.

Atatürk döneminde; komşu ve bölge ülkeleriyle paktlar oluşturularak hem barış ortamı sağlanmış hem de bölgesel kalkınma amaçlanmıştır. Bugün de aynı politika geçerlidir.

Irak’ın parçalanması, Suriye’nin parçalanması ve diğer bölge ülkelerinin istikrarsızlaştırılması Türkiye’nin zararına olmuştur. Türkiye; bölgede oluşturacağı Türk Yayı ile hem komşu hem de bölge ülkeleriyle hem birlikte güvenlik çemberi oluşturacak hem de beraber kalkınacaktır. 2003 yılında Irak’ın işgaline izin verilmese ve 2011 yılında Suriye’de yaşanan iç savaşa mahal verilmese ne ABD ne de Rusya ülkemizi kuşatabilirdi.

Geçmişte yapılan hatalardan ders çıkararak; ülkemiz etrafındaki tehlikeli emperyalist kuşatmayı kırmak mecburiyetindeyiz. İktidar sahipleri ve iktidara talip olanlar bu meseleyi birinci önceliği haline getirmelidir. Unutulmamalıdır ki; bu vatan ağır bedeller ödenerek kurtarıldı ve kuruldu. Kirli ve kimliksiz siyasi anlayışın geride bırakılarak halkın yararına politikaların uygulamaya sokulması acil bir gerekliliktir.

ZEMEDYA

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

inci

Bakirköy Nöbetçi Eczaneler

medya
medya

E-Bülten Aboneliği